4 Mayıs 2011 Çarşamba

Gülşah Akkaya Röportajı

Öncelikle play-off 'lar devam ettiği için ancak mail ve twitter aracılığı ile röportajı yapabilmiş olsakta, ayırdığı zaman için Gülşah Hanım'a çok teşekkür ediyorum.
Gülşah Akkaya'yı bir kaç cümle ile tanıtmak istiyorum.;

6 Ekim 1977'de İzmir'de doğan ve profesyonel kariyerine Fenerbahçe'de başlayan Akkaya, mücadele ettiği Türkiye, NCAA, Yunanistan ve İsrail Liglerinde sayısız şampiyonluk ve sayı kraliçelikleri kazanmıştır.
2009 yılından beri Samsun Basketbol kulübünde kariyerine devam eden başarılı forvet, 200'den fazla milli formayı giymiş ve milli takım ile Akdeniz Olimpiyatları Şampiyonluğu da yaşamıştır.

- Sorularıma başlamadan önce, Türkiye'de ancak 2000'li yılların başlarında popülaritesi artmaya başlamış olan Kadın Basketbolunu bana sevdiren kişi ile röportaj yapmak benim için gerçekten çok heyecan verici. İlk soruma gelirsem, Türkiye'de Kadın Basketboluna ilgiyi nasıl buluyorsunuz?

- G.A - Kadin basketboluna ilgi maalesef ki çok yüksek değil, fakat 2014 Fiba Kadinlar Dunya Sampiyonasinin Turkiye'de yapilacak olmasi sevgiyi ve ilgiyi arttiracaktir diye düşünüyorum.

- Türkiye de Kadın Basketbolu çok popüler olmamasına rağmen bu spora nasıl adım attınız?

- G.A - 8 yaşında, ailem yaz spor okulunda jimnastik branşına yazdırdı fakat gittiğim spor komleksinde gizli gizli basketbol grubundaki idmanlara giriyordum. Sanırım, takim sporu olmasi, arkadaşlarınız ile birlikte bir paylaşım içerisinde oyun oynamak bana çekici geldi. Basketbol antrenöru de beni çok yetenekli buldu ve ailemi, benim basketbol branşına geçmem için ikna etti. Basketbola ilk bu şekilde adım attım.

- Bildiğim kadarı ile Lynn Üniversitesinde yakaladığınız 23.8 sayı ortalaması ile halen Lynn Üniversitesinin tüm zamanlardaki en büyük skorerisiniz. Biraz Üniversite günlerinizden ve Amerikadaki Kadın Basketbol Liglerinden bahsedebilirmisiniz?

- G.A - Amerika daki eğitim ve spor sistemi; sporcunun universiteye burslu gitmesini, istedigi branşı seçme hakkını ve hem sporunu ust seviyede yapip, hem de akademik eğitimini tamamlamasını amaçlıyor. 
Universitelerin bağlı olduğu ve oynadığı birligin daha dogrusu ligin adi da NCAAdir. NCAA de oynanan basketbol da, genelde sistem uzerine kurulmuş, her oyuncudan yetenekleri dahilinde en efektif şekilde yararlanmayı öngören bir şekilde oynanıyor.
Ben ve benim jenarasyonumdaki Avrupalı öğrenci basketbolcuların avantajı,o donemde kluplerimizde süre alıp yeteneklerimizi geliştirme firsatı bulduğumuz için teknik acidan Amerikalılardan daha önde olmamızdı. Amerikalilar ise fizik ve kondisyon yönünden üstünlerdi. Oradaki yaşam ve spor stiline adaptasyonum biraz süre aldi, fakat Junior ve Senior senemde daha fazla sorumluluk alarak iyi bir sezon gecirdim ve All American takima secildim. 
Amerika da bayan basketbolu, NCAA (amatör) ve WNBA (profesyonel)  olarak ikiye ayriliyor. NCAA apayrı bir fenomen, zaten oyun olarak da, WNBA den farkli. NCAA basketbolu daha once de bahsettiğim gibi sistem üzerine kurulu, takim oyununu daha cok destekleyen bir organizasyon şeklinde oynanıyor. WNBA ise bireysel yeteneklerin ve gücün ön plana çıktığı, herşeyin marketing ile örtüştürüldüğü bir yer..
- Yurtiçi ve Yurtdışındaki başarılarınız nelerdir?

- G.A - Universite de oynarken, son senemde All-American takimina seçildim. Yine Universitede 2 sene üst üste MVP ve son senemde Student-Athlete of the Year(Yılın sporcu ogrencisi) oldum. 

Turkiye ye döndükten sonra, 2 sezon Fenerbahçe ile Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Kupalarını kazandım. Yunanistan da Yunan Ligi Sayı Kraliçeliği ünvanını aldım. Israilde ise İsrail Kupası ve Israil şampiyonluğu yaşadım.

Türkiye'ye tekrar döndükten sonra, Mersin Büyükşehir Belediyesinde de Turkiye Sayi Kraliçeliği ve Türk oyuncular içinde sayı lideri oldum.

- Kariyerinizde en çok sevindiğiniz ve üzüldüğünüz anlar hangileriydi?

- G.A - Kupa kazandığım bütün maçların kariyerimdeki yerleri çok ayrı, fakat İsrail de oynadigim sezon, kazandığımız Şampiyonluk farklı bir anlam ifade ediyor.
Yabanci bir ülkede, Turkiye'yi en iyi şekilde temsil etmeye çalıştığım ve sonunda da benim son saniye basketim ile kazanılan bir şampiyonluk olduğundan, benim için daha derin bir mana taşıyor. 
En fazla üzüldüğüm an ise, Fenerbahçe'de oynadığım son senemde, şampiyonluk maçında önde olduğumuz bir anda sakatlandıktan sonra bir daha oyuna girememem ve o maçı kaybetmemiz oldu. 
Her aklıma geldiğinde; eğer sakatlanmasaydım ne olurda acaba.. dediğim bir maçtır..

- Kariyerinizde pişman olduğunuz anlar oldumu?

- G.A - Biz sporcular, her sezon sonu genellikle işimiz ile ilgili kritik kararlar veriyoruz. Elbetteki ben de kariyerim boyunca doğru ya da yanlış kararlar vermişimdir fakat, yaşadığım hiçbirşeyden dolayı pişmanlık duymuyorum. 
Hatalarımın farkına varıp, ders aldığım birçok şey oldu hayatımda ancak maalesef, bazen doğruyu ve güzeli yaşamak için çukurlu yollardan da geçmemiz gerekiyor.


- Ailenizde basketbol oynayan üç kişi olması özel yaşamınızı nasıl etkiliyor?


- G.A - Annem ve babam da zamaninda sporla ugraşmışlar, beni ve kardeşimi spora yonlendirip, basketbol oynamamizi desteklemislerdir. Kardeşim basketbolu evlendikten sonra birakti. O da çok yetenekli ve iyi bir oyuncuydu. Eşi de basketbolcu olduğu için kendisi basketboldan fazla kopamadı.

Ailem, ellerinden geldiği kadarı ile benim ve Ender'in(Arslan) bütün maçlarını takip ederler. Hal böyle olunca, aile yemeklerindeki başlıca sohbet konusu spor ve basketbol oluyor.

- Basketbolu bıraktıktan sonra başka alanlarda da olsa bu sporun içinde kalmayı düşünüyormusunuz?


- G.A- İyi bir sezon geçirdim, kendimi de iyi hissediyorum. Basketbol oynamayı çok seviyorum ve işime saygım sonsuz fakat ileride elbetteki kulvar degiştirmem gerekecek.  Gelecekte de sporun içinde kalmak istiyorum. Oyunculukta  edindiğim, yasadigim bilgi ve tecrübelerimi aktarabileceğim projelerin içinde yer almak isterim, ama bu hangi şekilde olur bilemiyorum.  Onu zaman gosterecek..

- Gülşah Hanım son olarak, basketbola yeni başlayan gençlere ne tür önerileriniz olur?


- G.A - Öncelikle, genç basketbolcu adaylarına ilk tavsiyem; eğitimlerine önem vermeleridir. Eğitim ve sporun bir arada yürütülebileceğine inaniyorum, ayrıca eğitimin, sporcuların basketbol karakterlerine ve basketbol zekalarına olumlu yansıdığını düşünüyorum.

Diğer tavsiyem ise, kondisyon ve güç calışmalarında kendilerini bilinçlendirip, geliştirmeleridir. Bu onları hem sakatlıklardan koruyacaktır hem de basketbol olarak seviye atlatacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder