30 Mayıs 2011 Pazartesi

Renaldas Seibutis Galatasaray'da

Olin Edirne'nin bu sezonki başarısında Predrag Samardziski ile birlikte en büyük paya sahip olan Seibutis için Galatasaray ve Olin Edirne anlaşmaya vardı.

Anlaşıldığı kadarıyla Oktay Mahmudi, başarıya odaklanmış durumda. Böyle bir transferin daha sezon bitmeden yapılabilmesi de bunu kanıtlıyor.

Seibutis'e Galatasaray forması altında başarılar diliyorum..

Not: Bir diğer yıldız Samardziski'de Lietuvos Rytas ile anlaştı..
Not: Galatasaray, sağ gösterip sol vurdu :)

19 Mayıs 2011 Perşembe

Ömer Aşık'tan Dwayne Wade'e İadeli Taahhütlü

Ömer inanmış belli. Kan, revan falan ama Wade hakikaten duvara çarpmış..

14 Mayıs 2011 Cumartesi

Diana Taurasi Galatasaray'da

Tabiki Taurasi'nin kalitesini, yeteneklerini, başarılarını tartışacak kadar basketbol fukarası değilim. Etik mi değil mi gibi olaylar da bana göre çok saçma. Taurasi büyük bir profesyonel ve ona göre de karar verdi. Galatasaray ise böyle büyük bir oyuncuyu elinden kaçırmayarak gayet başarılı bir hamle yaptı.


Ancak Taurasi ile ilgili beni üzen şey, kendi kariyerine attığı kazık oldu. Kendi kariyerine kazık dememin nedeni, Fenerbahçe şampiyon olduğu gün Gsbasket sitesinde atılan modafinil manşetleri. Yani sen, ben dopingli değilim(ki değil) bu bana karşı büyük bir hakarettir diyorsun, sonra da sana dopingli diyen taraftarların takımına koşuyorsun.

Olaya Fenerbahçe açısından bakarsak;
Fenerbahçe neden Taurasi'yi gönderdi denemez çünkü ortada bir Euroleague şampiyonluğu iddiası varken, 1 yabancı eksik oynayamazdı bu takım. Ayrıca binlerce Fenerbahçe taraftarı aylardır kendisine inanılmaz bir destek gösteriyordu. Yani yalnız bırakılmak gibi bir olay da söz konusu değildi.

Sözün kısası, okuyan Galatasaraylı arkadaşlar bana kızabilir ama bu blogu kendi düşüncelerimi anlatabilmek için açtım,bu yüzden kimin kızdığı fazla da önemli değil. Bu yazıyı da bir Fenerbahçeli olarak değil, senelerdir kendisini Wnba'de deli gibi izleyen bir hayranı(bir zamanlar) olarak yazdığımı bilmenizi isterim.

Taurasi'ye de Galatasaray'a da yeni sezonda başarılar.

13 Mayıs 2011 Cuma

Jeremy Pargo Fenerbahçe Ülker?

Menajerler ve gerçek basketbol otoritelerine göre Fenerbahçe Pargo'yu bitirmek üzere. Eğer olursa inanılmaz bir transfer olur. Ama daha önce yazdığım gibi Fenerbahçe Ülkeri Bogdanovic ve Gist ile de anlaştı. Yani demek oluyorki bu üç oyuncu da alınacaksa çok ciddi bir kadro temizliği yapılacak demektir. Ben bu oyunculardan en az iki tanesinin alınacağına eminim ama en temizi sezonun bitmesini beklemek..
Not: Pargo Maccabi Electra ile olan sözleşmesini uzattı..

10 Mayıs 2011 Salı

Mehmet Okur Röportajı

Meganeomani etkinliğinde Kanal 24 için yaptığım Mehmet Okur röportajından satır başları:

Öncelikle organizasyonu nasıl buldunuz?

Çok güzel bir gece, her şey yolunda gidiyor, gördüğünüz gibi herkesin keyfi yerinde. Ayrıca Kareem Abdul Jabbar gibi basketbol tarihinin en büyük oyuncularından biri ile aynı sahnede olmaktan dolayı mutluluk duyuyorum.

Milli Takım ve sakatlığınız hakkında neler söylemek istersiniz?

Bir seneye yakın zamandır sakatlıklarla boğuşuyorum. Bu yüzden de Avrupa Şampiyonası’nda milli formayı giymem oldukça zor görünüyor. Geçirdiğim sakatlıklar da tendon kopması ve bel gibi ciddi sakatlıklar olduğu için, dönüş tarihim belli değil.

Sakatlığınızdan ne zaman kurtulacağınız belli mi?

1 hafta veya 5 ay gibi bir süre veremiyorum. Bildiğim tek şey, basketbol oynamayı çok özlemiş olduğum. Bir an önce sahalara geri dönmek istiyorum.

Kariyerinize Türkiye’de devam etme olasılığınız var mı?

Şu anda yaşım 32, yaklaşık 5,6 sene daha oynamak istiyorum ancak artık bu sakatlıklar kafamda soru işareti oluşturmaya başladı.
Artık 18 yaşında bir genç olmadığımın farkındayım, bu yüzden de her sabah kalktığımda, acaba bu kadar uzun bir süre devam edebilir miyim diyorum. Ama kesin olan bir şey var ki, kısa dönemde Avrupa basketboluna geri dönmeyi düşünmüyorum.

Peki, basketbolu Türkiye’de bırakma fikri size nasıl geliyor?

Dediğim gibi, kararım basketbolu NBA'de bırakmak.

Orjinali için 24 spor bültenleri veya  buraya alalım

9 Mayıs 2011 Pazartesi

James Gist Fenerbahçe Ülker'de

Sezon başında transfer olduğu Sırp ekibi Partizan'da 11.4 sayı 6.9 rebound ortalamaları ile çok başarılı bir sezon geçiren Adana doğumlu Amerikalı oyuncu, gerek menajeri gerekse Talkbasket'e göre Fenerbahçe Ülker ile anlaştı.

Fenerbahçe'nin, özellikle Mirsad'ın eksikliğinde en önemli defosu haline gelen 4 numara için çok iyi bir alternatif olabilir.

Gerçi May'den sonra herkes iyi alternatif ama neyse :)



8 Mayıs 2011 Pazar

Ve Şampiyon Panathinaikos.. 78-70

Maç analizi ve yorumlar bir boş anda.
Organizasyondan kareler  burada.

6 Mayıs 2011 Cuma

Turkish Airlines Euroleague Final-Four Analizi

Analizi daha önce yayınlayacağımı söylemiştim, ancak gerek zaman bulamamam gerekse birazcık üşenmem buna engel oldu. En azından 1 gün kala birşeyler karalamak istedim.

Eşleşmelere gelirsek;
Panathinaikos - Montepaschi Siena
Maccabi Electra - Real Madrid

Panathinaikos - Siena maçı ile başlamak istiyorum çünkü, iki takımda bir üst tura kimine göre büyük, kimine göre ise orta çaplı sürprizler yaparak çıktılar.

Sezon boyunca McCalebb'in sırtlamış olduğu Siena(15.5 sayı, 2.7 rebound, 2.7 asist ve 2.4 top çalma), Bo sakatlandıktan sonra bir anda kendini büyük bir boşlukta buldu ve çareyi Marko Jaric'te buldu. Kariyerinin son senelerini geçiren Sırp oyuncunun takıma adaptasyonu okadar sancılı oldu ki, Siena, Play-off ilk maçında Olympiakos karşısında, tarihlerinin en ağır mağlubiyeti olan 89-41'lik bir yenilgi alarak bir anda tüm Avrupa'nın alay konusu oluverdi.

Bu noktadan geri dönebilmek, çok ciddi bir karakter ve adanmışlık istiyordu. Bahsettiğim her iki özellik de Siena'da fazlası ile olduğu için, zoru başarıp turun ve şampiyonluğun favorisi olan Yunanlıları, çok büyük bir hayalkırıklığı eşliğinde evlerine göndermeyi başardılar.

Panathinaikos, sallantılı bir normal sezon geçirdikten sonra, karşısında şampiyonluğun Olympiakos ile birlikte en büyük favorisi olan Barcelona'yı buldu. Ben de dahil kimsenin fazla bir şans vermediği ''Yoncalar'', Diamantidis önderliğinde, o ana kadar hiç katkı vermemiş Sato ve Calathes gibi oyuncuların müthiş oyunlarıyla, Barcelona'nın kendi evinde oynanacak olan Final-Four'un dışarısında kalmasını sağladılar.

Eşleşmenin kritik pozisyonu guardlar olacak. Jaric ve McCalebb - Diamantidis ve Calathes ikililerinin performansları maç için oldukça belirleyici olacak ancak guardların dışında, Hairston - Sato ve Batiste - Rakovic eşleşmeleri de fazlasıyla kritik.

Sonuç olarak, Diamantidis faktörü ile Pana'yı az da olsa favori görüyorum. Yunan oyuncu, özellikle Barcelona'ya karşı oynadığı play-off maçlarında, şampiyonluğu ne kadar istediğini ve şampiyonluğa ne kadar inandığını tüm Avrupa'ya kanıtladı. Tek ayaklı bir eşleşme olduğu için, yorgunluğun da Diamantidis'i durdurabileceğini düşünmüyorum..
Panathinaikos %60 - %40 Montepaschi Siena


İkinci eşleşmede ise benim sezon başından beri en büyük şampiyonluk adayı olarak gördüğüm, Maccabi Electra ve Real Madrid karşılaşacak.

Sofo, Pargo, Eidson ve Blu gibi Avrupa'nın her takımında oynayabilecek düzeyde oyuncuların yanında, mükemmele yakın bir antrenör olan David Blatt olunca, takım doğal olarak favori olmayı hakkediyor. Bu oyuncuların yanında, rotasyonu mükemmel bir hale getiren, Hendrix, Eliyahu ve Perkins gibi tamamlayıcı kuvvetleri de unutmamak lazım.

Real Madrid, antrenör değişikliğinden sonra çöküşe geçmesini bekleyenleri bir bakıma utandırdı. Ama bununla birlikte kadroları şampiyonluk veya final için hiç mi hiç yeterli değil.

Maccabi karşısında, Mirotic, Llull, Tomic gibi oyuncular çok üst düzey performans gösterir, savunmada da Pargo - Sofo ikilisinden en az birini kitlerler ise, finale yükselmek için az da olsa bir şansları olur..
Benim düşüncem;
Maccabi Electra %75 - % 25 Real Madrid


Bojan Bogdanovic Fenerbahçe Ülker'de

Uzunca bir süredir çoğu basketbol sitesinde konuşulan Bogdanovic transferi çok büyük bir ihtimal ile birkaç gün içerisinde resmiyete kavuşacak.

NBA hakları saklı olmak üzere 2 veya 3 yıllık kontrat yapılacak olan Bogdanovic, başarısız Real Madrid sezonlarından sonra transfer olduğu Cibona Zagreb'te kendini bulmuş ve takımının krizlerle dolu sezonunda öne çıkan tek oyuncu olmayı başarmıştı.

2.03 boyundaki Hırvat oyuncu all-around diye tanımlanan, savunma ve hücumda birçok özelliği bir arada barındıran nadir genç yeteneklerden birtanesi olarak kabul ediliyor. Marko Tomas, Emir Preldzic ve Ömer Onan'dan oluşan kısa rotasyonuna Bogdanovic'te katılırsa, Fenerbahçe Ülker bu sezon kaçan Final Four'a önümüzdeki sezon ulaşabilir.

Genç oyuncu ile ilgili tek çekincem ise, bu sezon Cibona'nın birçok sorunla boğuşmasından dolayı iyi bir kadro oluşturamaması ve takımdaki tek sayı opsiyonunun Bogdanovic olması. Genç oyuncu eğer topu paylaşmaya alışırsa çok faydalı olur. Zaten bu sezon Euroleague'de yakaladığı 18 sayı, 3.5 rebound, 1.8 asist ve 1.7 top çalma ortalamaları, ne kadar üst düzey bir oyuncu olduğunun kanıtı.

Yaklaşık 1 sene önce sergilediği performans ile haftanın Mvp'si olmuş olan Bogdanovic'in bu klibi, merak edenlere biraz olsun yardımcı olabilir..

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Gülşah Akkaya Röportajı

Öncelikle play-off 'lar devam ettiği için ancak mail ve twitter aracılığı ile röportajı yapabilmiş olsakta, ayırdığı zaman için Gülşah Hanım'a çok teşekkür ediyorum.
Gülşah Akkaya'yı bir kaç cümle ile tanıtmak istiyorum.;

6 Ekim 1977'de İzmir'de doğan ve profesyonel kariyerine Fenerbahçe'de başlayan Akkaya, mücadele ettiği Türkiye, NCAA, Yunanistan ve İsrail Liglerinde sayısız şampiyonluk ve sayı kraliçelikleri kazanmıştır.
2009 yılından beri Samsun Basketbol kulübünde kariyerine devam eden başarılı forvet, 200'den fazla milli formayı giymiş ve milli takım ile Akdeniz Olimpiyatları Şampiyonluğu da yaşamıştır.

- Sorularıma başlamadan önce, Türkiye'de ancak 2000'li yılların başlarında popülaritesi artmaya başlamış olan Kadın Basketbolunu bana sevdiren kişi ile röportaj yapmak benim için gerçekten çok heyecan verici. İlk soruma gelirsem, Türkiye'de Kadın Basketboluna ilgiyi nasıl buluyorsunuz?

- G.A - Kadin basketboluna ilgi maalesef ki çok yüksek değil, fakat 2014 Fiba Kadinlar Dunya Sampiyonasinin Turkiye'de yapilacak olmasi sevgiyi ve ilgiyi arttiracaktir diye düşünüyorum.

- Türkiye de Kadın Basketbolu çok popüler olmamasına rağmen bu spora nasıl adım attınız?

- G.A - 8 yaşında, ailem yaz spor okulunda jimnastik branşına yazdırdı fakat gittiğim spor komleksinde gizli gizli basketbol grubundaki idmanlara giriyordum. Sanırım, takim sporu olmasi, arkadaşlarınız ile birlikte bir paylaşım içerisinde oyun oynamak bana çekici geldi. Basketbol antrenöru de beni çok yetenekli buldu ve ailemi, benim basketbol branşına geçmem için ikna etti. Basketbola ilk bu şekilde adım attım.

- Bildiğim kadarı ile Lynn Üniversitesinde yakaladığınız 23.8 sayı ortalaması ile halen Lynn Üniversitesinin tüm zamanlardaki en büyük skorerisiniz. Biraz Üniversite günlerinizden ve Amerikadaki Kadın Basketbol Liglerinden bahsedebilirmisiniz?

- G.A - Amerika daki eğitim ve spor sistemi; sporcunun universiteye burslu gitmesini, istedigi branşı seçme hakkını ve hem sporunu ust seviyede yapip, hem de akademik eğitimini tamamlamasını amaçlıyor. 
Universitelerin bağlı olduğu ve oynadığı birligin daha dogrusu ligin adi da NCAAdir. NCAA de oynanan basketbol da, genelde sistem uzerine kurulmuş, her oyuncudan yetenekleri dahilinde en efektif şekilde yararlanmayı öngören bir şekilde oynanıyor.
Ben ve benim jenarasyonumdaki Avrupalı öğrenci basketbolcuların avantajı,o donemde kluplerimizde süre alıp yeteneklerimizi geliştirme firsatı bulduğumuz için teknik acidan Amerikalılardan daha önde olmamızdı. Amerikalilar ise fizik ve kondisyon yönünden üstünlerdi. Oradaki yaşam ve spor stiline adaptasyonum biraz süre aldi, fakat Junior ve Senior senemde daha fazla sorumluluk alarak iyi bir sezon gecirdim ve All American takima secildim. 
Amerika da bayan basketbolu, NCAA (amatör) ve WNBA (profesyonel)  olarak ikiye ayriliyor. NCAA apayrı bir fenomen, zaten oyun olarak da, WNBA den farkli. NCAA basketbolu daha once de bahsettiğim gibi sistem üzerine kurulu, takim oyununu daha cok destekleyen bir organizasyon şeklinde oynanıyor. WNBA ise bireysel yeteneklerin ve gücün ön plana çıktığı, herşeyin marketing ile örtüştürüldüğü bir yer..
- Yurtiçi ve Yurtdışındaki başarılarınız nelerdir?

- G.A - Universite de oynarken, son senemde All-American takimina seçildim. Yine Universitede 2 sene üst üste MVP ve son senemde Student-Athlete of the Year(Yılın sporcu ogrencisi) oldum. 

Turkiye ye döndükten sonra, 2 sezon Fenerbahçe ile Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Kupalarını kazandım. Yunanistan da Yunan Ligi Sayı Kraliçeliği ünvanını aldım. Israilde ise İsrail Kupası ve Israil şampiyonluğu yaşadım.

Türkiye'ye tekrar döndükten sonra, Mersin Büyükşehir Belediyesinde de Turkiye Sayi Kraliçeliği ve Türk oyuncular içinde sayı lideri oldum.

- Kariyerinizde en çok sevindiğiniz ve üzüldüğünüz anlar hangileriydi?

- G.A - Kupa kazandığım bütün maçların kariyerimdeki yerleri çok ayrı, fakat İsrail de oynadigim sezon, kazandığımız Şampiyonluk farklı bir anlam ifade ediyor.
Yabanci bir ülkede, Turkiye'yi en iyi şekilde temsil etmeye çalıştığım ve sonunda da benim son saniye basketim ile kazanılan bir şampiyonluk olduğundan, benim için daha derin bir mana taşıyor. 
En fazla üzüldüğüm an ise, Fenerbahçe'de oynadığım son senemde, şampiyonluk maçında önde olduğumuz bir anda sakatlandıktan sonra bir daha oyuna girememem ve o maçı kaybetmemiz oldu. 
Her aklıma geldiğinde; eğer sakatlanmasaydım ne olurda acaba.. dediğim bir maçtır..

- Kariyerinizde pişman olduğunuz anlar oldumu?

- G.A - Biz sporcular, her sezon sonu genellikle işimiz ile ilgili kritik kararlar veriyoruz. Elbetteki ben de kariyerim boyunca doğru ya da yanlış kararlar vermişimdir fakat, yaşadığım hiçbirşeyden dolayı pişmanlık duymuyorum. 
Hatalarımın farkına varıp, ders aldığım birçok şey oldu hayatımda ancak maalesef, bazen doğruyu ve güzeli yaşamak için çukurlu yollardan da geçmemiz gerekiyor.


- Ailenizde basketbol oynayan üç kişi olması özel yaşamınızı nasıl etkiliyor?


- G.A - Annem ve babam da zamaninda sporla ugraşmışlar, beni ve kardeşimi spora yonlendirip, basketbol oynamamizi desteklemislerdir. Kardeşim basketbolu evlendikten sonra birakti. O da çok yetenekli ve iyi bir oyuncuydu. Eşi de basketbolcu olduğu için kendisi basketboldan fazla kopamadı.

Ailem, ellerinden geldiği kadarı ile benim ve Ender'in(Arslan) bütün maçlarını takip ederler. Hal böyle olunca, aile yemeklerindeki başlıca sohbet konusu spor ve basketbol oluyor.

- Basketbolu bıraktıktan sonra başka alanlarda da olsa bu sporun içinde kalmayı düşünüyormusunuz?


- G.A- İyi bir sezon geçirdim, kendimi de iyi hissediyorum. Basketbol oynamayı çok seviyorum ve işime saygım sonsuz fakat ileride elbetteki kulvar degiştirmem gerekecek.  Gelecekte de sporun içinde kalmak istiyorum. Oyunculukta  edindiğim, yasadigim bilgi ve tecrübelerimi aktarabileceğim projelerin içinde yer almak isterim, ama bu hangi şekilde olur bilemiyorum.  Onu zaman gosterecek..

- Gülşah Hanım son olarak, basketbola yeni başlayan gençlere ne tür önerileriniz olur?


- G.A - Öncelikle, genç basketbolcu adaylarına ilk tavsiyem; eğitimlerine önem vermeleridir. Eğitim ve sporun bir arada yürütülebileceğine inaniyorum, ayrıca eğitimin, sporcuların basketbol karakterlerine ve basketbol zekalarına olumlu yansıdığını düşünüyorum.

Diğer tavsiyem ise, kondisyon ve güç calışmalarında kendilerini bilinçlendirip, geliştirmeleridir. Bu onları hem sakatlıklardan koruyacaktır hem de basketbol olarak seviye atlatacaktır.

Yapan Lebron Olunca, Normal Gelebilir..

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Eurochallenge Şampiyonu Krka Novo Mesto oldu

Yarı Finalde Oostende'yi 79-65, Finalde ise müthiş bir geri dönüşten sonra Lokomotiv Kuban'ı 83-77 mağlup eden Krka, Eurochallenge kupasını müzesine götürmeyi başardı. Finalfour'un MVP'si Krka dan Goran Ikonic seçilirken, üçüncülük mücadelesinde ise Belçika ekibi Oostende, Spartak'ı 94-92 mağlup ederek, oldukça başarılı geçen sezonu üçüncülük ile taçlandırmış oldu